24 Mayıs 2012 Perşembe

sevinçler...üzüntüler...





Bu sefer çok mu ara verdik ne??
Kuzum bile çok büyüdü..:)))
Yıl sonu gösterisi için özel hazırlanan kıyafetlerini giydirdik dün akşam.
Niyetimiz 1-2 güzel poz yakalamaktı ama sıkıntıdan yerinde duramadı küçük adam.
Nasıl olsa gösteriden sonra bizde kalacak umuduyla,kıyafetler okula yollandı..



14 Nisan'da kuzenimi evlendirdik.
İlk kez oğlanı babasıyla bırakarak kına gecesi için İstanbul'a gittim.
İlk ayrılığı yaşamış olduk.
İlk kez kınada ve düğünde ayaklarım ağrıyana hatta zonklayana dek oynadım. 




Düğünde kuzum da eşlik etti bize.
Zıp zıp halay çekti ve benim bile beceremediğim damat oyununu oynadı.
(Bulgaristanlı da değiliz ama...?)




16 Nisan'da da büyükbabamızı kaybettik.:((((
Ağladık,üzüldük,acı çektik..
Yinede devam ediyoruz hayata..
Ne kadar yaşlı olsa da insan hiç kaybetmek istemiyor sevdiklerini.
Hep yanında olsun istiyor.
Nurlar içinde yatsın inşallah.



Çok ara vermemek umuduyla,
bizi merak eden arkadaşlara,
SEVGİLER.:))




 

3 Mart 2012 Cumartesi

Doğumgünüsü



Bu yıl kuzunun doğum gününü okulunda arkadaşlarıyla beraber kutladık.Çokta eğlenceli oldu.
Öğretmenler zaten acayip hazırlıklılar,bize sadece pastamızı almak kaldı.

Sabah her yer kar şeklinde uyandık.Bir gün önce okullar tatil edilmişti.İptal etsekmi diye düşündük ama bizim minnak kesinlikle hayır dedi ve hazırlıklara başladık.Okullar tatil olmadığına göre,gelen arkadaşlarla kutlama yaparız diye düşündük.



Öğle uykusundan sonra minnaklar pıtır pıtır merdivenlerden inerek yemekhaneye geldiler.Hepsi uyku mahmuru pek sessizlerdi.Bizim hareketli oğlan bile belirli bir süre yerinde oturdu ve ana baba olarak gözlerimiz yaşardı.:))



Tabii pasta kesildi,kuzular pastalarını bitirdi ve hareketlenmeler başladı.Oyun salonuna geçerek danslara başlandı.Önce balon patlatma oyunu oynadılar.Balonların üstlerine oturup zıp zıp yaparak patlattılar.Balonlar patladıkça gülüşmeler arttı.






Daha sonra sandalye kapmaca oynadılar.O kadar tatlılar ki,hepsini sıkıştırmamak için kendimi zor tuttum.Bu kuzuların hepsi şeker şeker..






Daha sonra konfeti patlattık.Hepsi sevinçten çığlık çığlığa yerdeki renkli kağıtları toplamaya başladılar.Sevdikleri müzikle dans ettiler.
Ve son olarak Emir'in arkadaşları için hazırladığımız hediyeleri arkadaşlarına çekilişle dağıttık.
Hepsi birer birer 'Emir'in annesi teşekkür ederim' dedi.Benim ağzım kulaklarımda oldu tabbii..:))

*okulda arkadaşlarıyla kutlaması,evde kutlamaktan 10 kat daha eğlenceliymiş.
Bu yıl bunu öğrendik..darısı diğer doğum günlerinin başına..




29 Şubat 2012 Çarşamba

iyi ki doğdun bebeğim






Yalnızım,hastane odasında ağlamaklı halim..tekim ya,ondandır hüznüm
Kimsem yok,sadece bedenimde taşıdığım sen varsın..
Cansın,aşksın,sevgilisin benim için,
İyi ki doğdun..iyi ki erken doğdun bebeğim..

Ben senin o gül yüzünü görmeden nasıl beklerdim..:))


*yıllar nasılda su gibi akıyor..4 yaş olduk bile..







21 Eylül 2011 Çarşamba

güzellikler


Şimşek mcqueen filmi vizyona girer girmez hemen gittik izlemeye,zira film vizyona girmeden daha başlamıştı bizim oğlan başımızın etini yemeye.. 'ne zaman gelicek,ne zaman gidicez...diye diye bitirdi bizi.
Babamız pazar günü 11 seansına biletlerimizi aldı ve sonunda oğluş erdi muradına.
Emir'in ilk sineması,bizim de Emir'li ilk filmimizdi.Çok eğlendi,sürekli bıdır bıdır konuştu ve en önemlisi sıkılmadı.





Daha sonra attık kendimizi Misi köyünün soğuk sularına.Elinde sopasıyla ordan oraya şıpıdık şıpıdık dolandı durdu.Ayaklar buz gibi oluca,hasta olmadan çık kuzum diye zorla ikna ettik.



Bayran tatili uzun olduğundan herkesin gönlü olsun diye önce babannesi ve dedesini ziyarete Kuşadasına gittik.Orada hasret giderdikten sonra Edirne'ye anneane ve dedesine hasret gidermeye gittik.



Evin en büyüğü Hacıannesinin elinden,evin en küçüğünün 4.sü olarak emir bayram parasını aldı..
Bayramlaşmada toplam 21 kişiydik.(Ev ahalisinin yarısı bile değil)anlayacağınız Emir boool para topladı.



Bayramın 3.günü akşamı çok sevdiğimiz aile dostumuzun kızı Elif'i evlendirdik.Emir'in Eli'si,teyzesinin kankası amerikaya gelin gitti.Kır düğünü çok güzeldi ama  sarıyerin havası kalkıp oynamayanı oturduğu yerde üşüttü.Emir yine formundaydı,bol bol balon patlatıp,gelin ve damatı simgeleyen ingilizcesi airwalkerların kafalarını havaya ucurttu.gelin ve damat kafasız kaldılar:(((  
Başka bir düğünde yakın arkadaşımız olan gelinin duvağını 2-3 kez çekmesiyle,etraftakiler ne olduğunu şaşırdı.Ana - baba olarak yerin dibine girdik.Allahtan bu sefer fazla kazası olmadı.!!!



yaramazlık sonrası kaçan zıpır



                                                   emir'in çektiği fotoğraf karesi
                                                           bitanecik teyzesi


                                                    emir'in çektiği fotoğraf karesi
                                                       yusuf dayısı ve peri kızı

Ertesi gün ailecek gezmece tabii,


                                         kapalıçarşı,tahtakale(oyuncak),eminönü


                                         beylerbeyi (polis evi),parkı



                                         sahilde abilerden özenip,azcık balık tutmaca

Aradan bir hafta sonra tekrar nişan için istanbuldayız.


Sonunda Yusuf dayısının da nişanını yaptık.Emir yine nişanlıların peşindeydi,ayrılmak istemedi yanlarından



Allahtan annemin süpriz olarak aldığı oyuncak seti imdadımıza yetişti.Hızını kesti biraz.:))



       aralarda kayboldu,boş takı kutularını topladı,sevinerek,hopladı,zıpladı.



en son olarak da hayatında ilk kez damat oyununda halay çekerek olaya son noktasını koydu.



                         Ertesi gün gezme zamanı ve en sevdiğimiz yer ortaköy




Ve nihayet eve dönüş yolu ama pek mutlu olmayan küçük adam


13 Ağustos 2011 Cumartesi

ne çok olmuş yazmayalı


İç ses:
Tembel anne nerelerdesin sen?
Çocuğun büyüdü dana oldu,al laptopunu önüne de yaz bişeyler,
yoksa hafızanda hiçbirşey kalmayacak..:((




Haziranın sonunda başlayan tatilimizle birlikte yaz sezonunu açmış olduk.
Kuşadası,Bursa,Şarköy arasında gittik geldik.
Ramazan başlamasaydı eve dönmeyecektik herhalde.
Kuzum bu arada büyüdü ama büyümeyi kabul etmediği zamanlarda da 'ben bebekim daha yaa demeyi'
ihmal etmedi.





Kuşadasında ilk kez yunuslarla tanıştı,üstüne üstlük yunusun plastik topuna el koydu.
Ben oynayacağım diye topu alıp kaçtı..:((



                                         yunustan topu kaçırırken

*İlk kez tropikal balıklarla yüzdü,yakalamaya çalıştı.
*Kendisine ait dalış gözlüğü ve şnorkeli oldu.Amacına uygun kullanmasa da gün boyu elinden düşürmedi.



*İlk kez aquaparkla tanıştı.Kaydıraklara bayılırdı zaten,sulu olduklarını görünce sudan çıkmak istemedi.
 Sayesinde karamık ailesi olduk.



*Dalgalı ve soğuk denizden hiç hoşlanmadı.(Ben bile titreyerek girdim denize,çokk soğuk yaa)





                           İşte eve gidelim diye tutturan yüz ifadesi.:((

Şarköy'de annanesinin yanında tam bir şımarık çocuk oldu,hiç söz dinlemedi.
Beni delirtti ve tansiyonum düşük bir şekilde dolaştım durdum peşinde.
Bahçedeki topraklarla her tarafını çamur yapana dek oynadı.
Kaç posta üstünü değiştirdim sayamadım.




Akşamlarıda lunapark diye tutturdu durdu.
*En zevklisi tırtıl,zıp zıp,en sonda dönme dolap.mış



*Eline her geçtiğinde bahçe sulama,su tabancası yada kovada balık yakalamaca oyunu oynadı.



Şarköyün sahilinde koca küreğiyle anneyi kum kaplamaca oynayıp,denizinde kolluklarıyla yüzdü.
 
 
 
*rapunzeli izlerken..kızlar bayılıyor bu çizgi filme..:))
 
Derken günler gelip geçti ve bizde ramazanın başlangıcıyla evimize döndük.
Şimdilik buralardayız.:))
 
 
 

30 Nisan 2011 Cumartesi

dondurma




Küçük adam bebeklikten beri hasta dondurmaya.En sevdiği tatlı diyeyim çünkü bebekliğinde ne muhallebi yedi,ne de bebe bisküvisi.Ama dondurmaya tadınca çok sevdi.




Çok istedim oğlum kek yesin,sütlaç yesin,kurabiye yesin diye..ama bu yaşına kadar ben ısrarla yaptım,o da ısrarla hiçbirini yemedi.hepsi bana yaradı. :((



Eee bizde ne yaptık Ocak ayında bile dondurma istedimi aldık.




En çok çilekli seviyor.Pembe kız rengi olduğundan inadına pembe isteyip 'anne ben şimdi kız oldum,dondurmam bitince yine erkek olucam' diyor..



İstanbul dondurması rengide Mor



Hemen eridiğinden pek sevmediği ama yumuşak olduğundan benim ısrarla aldığım fast food dondurması




Dondurucuda her daim bulunan favori mini magnumlar
anne:karadut&böğürtlen
emir:ne verirsen yer
baba:beyaz,classic



Her ihtimale karşı evde bulunan külahlar ve üstüne konan 2 çeşit kutu dondurma




Tüm dondiler bittiyse buzluktan buz..ya da yağan kar


*her daim üstüne ılık su*

26 Nisan 2011 Salı

haftasonu ve yine İstanbul


Hep aklımızda İstanbul..
Karı-koca ve şimdi minik adam,hepimiz aşığız İstanbul'a.
Ne zaman tatil olsa hemen bir plan yapıp,alıyoruz soluğu bitmek tükenmek bilmeyen bu yerde.




23 Nisan yine güzel bir tatil oldu bize...
Cumartesi eşimin aşırı derecede manzarasını görmek istediği Sapphire Alışveriş Merkezine gittik.
Avrupanın ve Türkiye'nin en yüksek binası olan merkez gerçekten de manzara severler için görülmeye
değer bir yer.



Bizim minnaklar ilk başta 261 metre yükseklikte aşağıya bakmaktan korksalarda,2 dakika sonra alıştılar ve
aşağıya bakarak poz vermeye başladılar.







Bir de bu mazarayı gece görmek,
Işıl ışıl İstanbul'u seyretmek...



Manzara olayı sona erdikten sonra,yemek yerinde bizimkilerin Edirne ciğeri yemek
istemeleri üzerine,ciğerciye oturduk.Ne yalan söyleyeyim
ben beğenmedim ve köfte yedim.Edirne'li olarak yıllarca ciğerin hasını yediğimden hiç
cazip gelmedi ama patates kızartması çok farklı ve lezzetliydi.
Köfte canavarı Emir,köfteleri lüpletti tabii..



Pazar günümüz güzel bir kahvaltının ardından,
Cumhurbaşkanlığı Türkiye bisiklet turu organizasyonu nedeniyle kapılı olan Kadıköy yollarından,Fenerbahçe Dereaağzı tesislerine gitmek için 1 saat uğraşmakla geçti.
Sonunda  Emir'in Niğit ağbisi (Yiğit) basketbol kursuna yetişti..



Emir gayet uslu bir hale bürünerek antreman yapanları izledi ve niğit niğit
diye tezahürat yaptı..




arada yazmayı unuttuğum ve sorun çıkartmadan durduğu saç kesimi..

öğlen caddede kızılkayalarda yenen  ıslak hamburger sonrası
caddede pazar eğlenceleri ve herkesin mutlaka yaptığı yürüyüş




ilk başta dinlemek için tutturan çocuk




sonrasında susturun şu müziği diye bağrıyor.. 


*yine süperdi bu İstanbul*