14 Aralık 2010 Salı

tay tay


Eşimle ben 'iyi ki almışız' diye bin kere söyledik birbirimize.
Ne de iyi etmişiz...
Öncelikle nurturia'nın kurucuları Damla ve Gökhan'a çok teşekkür ederim.
Oğullarına aldıkları bisikletti ve bunun hakkında yorum yazmışlardı.Bende bizim buralarda satan firma varmı diye araştırdım ve sadece tek bir bisikletçinin sattını öğrendim.
İki kez gidip tay tay'a karşıdan baktık.
fiyatı 165 tl.olunca insan biraz düşünmek istiyor tabii.
bir de oğlanın kullanıp kullanmayacağı faktörü var diye düşündük.(niyeyse ben düşündüm)
gel zaman git zaman derken ceylan mağazasında alışveriş yaparken 2 adet tay tay'ın tehşir ürünü gibi sergilendiğini gördüm ve hemen eşime acaba satıyorlar mı? diye sordum.
Hemen kasadaki bayana sordu ve mutlu mesut olucağımız cevabı aldık.
Evet satıyorlar,eşim son bir hamleyle fiyatını sordu ve duyduğumuza inanamadık.
nakit 65tl , kredi kartı 70 tl.
gülen yüzlerle hemen alalım o zaman dedik.
İlk bir hafta kuzum becermediği için pek binmek istemedi ama ben yenilmeyerek
evdeki tüm halıları kaldırdım ve alıştırmalara başladık.
2 günde işi çözdü ve sokak maceralarımız başladı.
İlk başlarda her gören gülerek bakıyor ve bunun pedalları nerde geyiğini yapıyordu.
Emir'de ne güzel bisiklet diyenlere 'o bisiklet değil,tay tay' cevabını vermeye başladı.
Artık kuzum akrobasi hareketleri yapıyor.
video da görüldüğü üzere köprüden aşağı desteksiz kayıyor.
Benim tavsiyem tüm 2 yaşına gelmiş kuzulara tay tay gönül rahatlığıyla alınabilir.

p.s.kuzunu kask takması gerekli...

10 Aralık 2010 Cuma

küçük kuzu


Sakın kanmayın böyle masum olduğuna!!!
İtinayla kızdırır,sinir eder,insanı çatlatır vallahi..
Bide büyüdü ya küçük kuzu
artık herşeyi 'ben yapayım,yapabiliim' edasında.

Yine dur durak yok bize,üstüne üstelik yorulmakta yok.
Herşeye rağmen süper bir yaşam,çocuğu içine çeke çeke büyütmek.
O kadar çok alıştım ki,artık ben ayrılamıyorum peşinden,her an ne yapıcak
ne söyleyecekte şaşıp kalıcam ya da gülmekten kırılıcam diye arkasında gezer oldum.


Kendi tabiriyle 'ben artık bebek değilim,abiiim' desede,benim gözümde hala tatlı bir bebek.
Bütün gün ayakta duran,oturmaya tahammülü bile olmayan,herşeyi hafızasına kazıyan,
sıkılınca-utanınca elini ağzına sokan,parmaklarında diş izi çıkıncaya dek elini ağzından çıkartmayan,
caillou ve bernard hastası,yap-boz ve tay tay sevdalısı  kuzum benim..




İyi ki varsın güzel oğlum...

10 Kasım 2010 Çarşamba

saygıyla anıyoruz


Atatürk Türk ulusunun önünde ilerleyen bir bayraktır. Bu bayrak,dün olduğu gibi bugün de yarın da her
türlü güçlüğün üstünde yükselecek ve sonsuza dek dalgalanacaktır.


  


   10.Kasım.2009 (Emir Aydın 20 aylık)                                               

4 Kasım 2010 Perşembe

ortaya karışık

Anne-oğul carrefour'un düzenlediği müzikli tiyatro oyunu 'pandalar'a gittik.Yemek katında küçük bir tiyatro sahnesi kurmuşlar,çocuklar için renk renk minderler koymuşlar yerlere,her çocuk oturmuş uslu uslu bekliyor başlamasını,tabii bizde bekliyoruz ama bir farkla Emir bey yerinde oturamayarak!!!yanımdaki arkadaşımla gülüşüyoruz kurt var galiba diye..resimde görüldüğü üzere gösteri boyunca ayakta ve en önde seyreden kırmızılı olan bizimki..
O yetmemiş gibi birde sahnede duran kaykay ilgisini çekiyor ve çaktırmadan araklıyor kaykayı,yere koyarak bakmaya çalışıyor.(yazlıkta gençler yaparken çok ilgisini çekmişti,bizimkine de denetmişlerdi.aklında kaldı herhalde kuzumun.)Emir kaykaya bakarken pandaların kaykayla ilgili replikleri gelmesin mi???
2 panda etraflarına bakındı allahtan arkasında duran büyük çocuklar hemen Emir'in elinden alıp pandalara verdiler.Saniyeler içinde gerçekleştiği için sorun çıkmadı.(bu arada anne ne yapıyor acaba???)
Müzikli olduğu için gösteriyi çok beğendik.Pandaları günlerce dilinden düşürmedi ve sonunda kendine panda anahtarlık aldırdı.(şimdi de elinden düşmüyor pandisi)

Hafta sonları babamızda bize dahil olduğundan benim açımdan çok daha rahat geçiyor.En azından 2 günümüz daha sakin oluyor.Bazen oğlana laf anlatırken yoruluyorum,sıkılıyorum ve kafayı sıyırıyorum...
Bana fenalık geldikçe çocuk psikolojisini okuyorum.(belki bu 4.tekrar olucak.)biraz rahatlatıyor beni..pozitif düşünmemi sağlıyor.
2.5 yaş erkek çocuğuyla 7/24 evde geçirmek çok zor bide oğlan hareketli,aktif ve sabırsız ise..(yavrum anası okudukçaa o da merak ediyor ne yazıyor diye..)

Geçen günlerde aklına bir fikir gelmiş ve güzelim gıcır gıcır olan ciltli kitabını çamaşır makinesine koymuş yıkansın diye,hatta o yetmemiş düğmelerine de basmış ama ne yazıkki çalıştıramamış.(babası gözetiminde yapıyor bunları nereyle bakıyorsa!!)ben de mutfakta bozulan bulaşık makinesinden sızan suları temizliyorum aksilik bu yaa mutfak kilimi ıslanıyor,yıkansın diye makinenin içine atıyorum ve çalıştırıyorum.tabbi aklıma içine bakmak hiç gelmiyor.Yıkama bitti asayım bari kilimi diyorum amaniiin bu da ne her yer parça pinçik kağıt..nasıl oldu diyorum kendi kendime???Emir Aydın anlatıyor bilmiş bilmiş..attım içine kitabımı,ama anne dümelerine bastım çalışmadı.fişi takılı değil galiba diyor.(yerim ben senin anlatışını diyorum içimden)

Makinenin temizlenmesi 2 gün sürdü,belki 10 kez boş yıkama yaptırdım makinaya.

bu sayede yeni mutfak halımız oldu..(foto eskisi)
    

23 Ağustos 2010 Pazartesi

işte döndük burdayız


Çok uzun bir tatilden sonra evimize dönmüş bulunmaktayız.Gerçi geleli iki hafta oldu ama ben bir türlü
kafayı ve etrafı toplayamadığımdan dolayı bir türlü yazamadım bloga.

Tatilimiz çok güzel başladı diyemeceğim neden derseniz işte buyrun burdan okuyun...
Bavullarımızı toplamış kapının ardında babamızı beklerken birden bizim bızdığın  aklına 'babacığıma süpriz yapayım' diye bir fikir geldi ve kapının arkasına saklandı.annenin hisleri her zamanki gibi doğruydu ve 'oğlum elin kapıya sıkışabilirsin,dikkatli ol' diye uyardı ama ne yazık ki beklenen oldu ve minik eli kapıya sıkıştı,oğluş çok ağladı.15 dakika soğuk suyun altında tuttuk neyseki kırık çıkık yoktu.1 saat rotarla yola koyulduk.Emir hiç bir zaman çok ağlayan bir çocuk olmadı ama bu kez hıçkıra hıçkıra ağladı,elinde
birşey yoktu ama çok korkmuştu yavrum.Ağlaması geçmişti ama yolda içi katılmışcasına sürekli iç çekiyordu.O gece pek birşey anlamadık ama ertesi gün Emir konuşmamaya başlamıştı.konuşsa bile 1.5 yaşında konuştuğu gibi kelimeleri heceleyerek,işartele anlatarak yada bizim anlamamızı bekleyerek öylece duruyordu.şakır şakır söylediği isimleri bile söylemez oldu.tabii anne olarak benim moraller sıfır oldu.eşim daha soğuk kanlıydı.ahh geceleri az ağlamadım...
Neyseki Aydın'da çocuk doktoruna gittik o bizi çocuk gelişim uzmanına yönlendirdi.uzman bize ailede son zamanlarda yaşanmış ölüm,ayrılık,kavga vs..gibi kötü olaylar olup olmadığını,mekan değiştirme,bakıcı,kaza gibi olayların olup olmadığını sordu bizde elini kapıya sıkıştırdığını ve çok ağladığını daha sonra Bursadan Kuşadasına tatile babannemize geldiğimizi söyledik.Oradayken birşey farkettik ki biz uzmanla konuşurken oğluş oyuna daldı ve konuşması eskisi gibi akıcı ve bol cümleliydi.uzmanda bunu farkedip yinede çok dikkatli olmamızı,çıkartamadığı kelimeleri hemen tamamlamamızı, 'anlamadım' ,'tekrar et' gibi kelimeleri kullanmamamızı  istedi ve 15-20 gün içerisinde çocuğun üzerine gidilmezse geçeceğini söyledi.Ailecek içimiz rahatlamış biçimde Kuşadasına döndük..


Kuşadasından Bodruma yola çıktık.Torbada yol çalışması vardı ve kalıcağımız yer tozdan görünmüyordu.
Daha resepsiyona ulaşmadan eşimle birbirimize bakıp burda kalmayalım dedik ve uzun telefon görüşmeleri sonrasında ertesi gün için Gümbette güzel bir otel ayarladılar.


Oğluş geçen yıl denizden hiç hoşlanmamış ayağını bile zor sokmuştu suya ama bu yıl havuzu çok sevdi.Suyun daha sıcak ve havuzun derin olmaması çok hoşuna giti.


                    havuzdan çıkınca yinede havlusuna sarındı ve bir süre öyle gezdi.

                                                


güzelliğine hep önem verdi oğlum kremsiz ve meyvasız havuz sefası yapmam dedi...



öğle uykusundan önce azıcık calio seyrediceğim dedi...



spor yapmadan asla olmaz anneciğim dedi...

işte bizim 1.tatilimiz böyle geçti.
eğlendik,güldük,bol bol yüzdük...
                                                            

14 Haziran 2010 Pazartesi

iki yaş dediğin


Oğluş ;

*Sabah kalkar kalkmaz koltuğun tepesine çıkıp camdan sitenin parkına bakıp,'anne parka gitcem' diyorsun.
 (bende haftalardır daha arkadaşların uyanmadı diyorum.)
*Herşeyi kendin yapmak istiyorsun.
*Dışarı çıkmak istiyorsan kıyafetlerini çıkartıp,gardorabının başında dinozorlu tişörtünü ve kotunu arıyorsun.
 (anne ve babası sürekli kot giydiği için yavrum kot giymeden dışarı çıkmak istemiyor.) 
*Topitop ve sakız en sevdiğin aburcubur
*Luli ve teletabisler en sevdiğin çizgi karakter.(cd'leri kendin takıp çıkartıyorsun)
*Her cins topumuz olmasına rağmen gözün hep ağbilerin toplarında.
*Salıncakta sallanmayan tek çocuk sensin herhalde.
*Sen ne kadar uyumak istemesende öğle uykumuz hala var.
*Hala öğlen ve akşam yatmadan önce 'anne meme emicem azıcık' diyorsun.
*Boyama konusunda biraz abartıp koltuk,duvar ve pencereleri boyuyorsun.(nasıl başedicem bilemiyorum)
*Evin kapısınını kilidini anahtarla açıp,dışarı çıkabiliyorsun.
*Yemek düzenimiz sıcaklarla beraber biraz azaldı ama bunada şükür.Daha çok hep sıvı şeyler tüketmek istiyorsun.
*Sulu boya,parmak boyası ve hamur en sevdiğin malzemeler.
*Evde babayla ya maç yapıyorsunuz,ya da bizim yatakta boğuşmaca..


 Şimdilik aklıma gelenler bunlar...

 Seni anlatmak ve yaşamak o kadar güzel bir duygu ki ;

 İyiki varsın oğlum...

30 Nisan 2010 Cuma

karalama

  Oğluş eline boya kalemi aldığından bu yana resim defterine çok az karalama yaptı.Sürekli 'anneciğim resim defterine karalama yaparmısın' desemde kaşla göz arasında benim yokluğumuda fırsat bilerek duvarları,camları,karyolasını ve koltukları renkli kalemlerle boyadı.
    Hiç unutmam; bir gün koltuğu kırmızı pilot kalemle küçük noktalar şeklinde boyamış ve pis pis sırıtıyor,babamızla çıkarıcaz diye yarım saat denemediğimiz kimyasal kalmamıştı ve ellerimiz haşat olmuştu.
 Oğluşun son numarası bizim televizyonu sanat eseri şeklinde çizmek oldu.Yine bensizliği fırsat bilip çiziktirmiş.
Ama bu sefer gördüğümde şok oldum,nereden geldi aklına bunu çizmek diye düşündüm.
Birden aklıma Sabiha Paktuna Keskin'in söylediği 'bırakın yavrularınızın beynindeki kelebekler uçuşsun' sözü geldi.Kendimi kasmayıp bir foto çekeyim bari dedim...

11 Nisan 2010 Pazar

basit puzzle (resmi tamamla)



  
   


Oğluş daha küçükken yapmıştım bu kartları.resimleri boyayıp istediğim yerden kestim.bazıları ikili,
bazıları üçlü oldu.arada bir dolaptan çıkartıp resimleri tamamlama yapıyoruz. 

31 Mart 2010 Çarşamba

hayvan sevgisi

                                                                               
kuşadasının kendini sevdiren kedileri      

 
Emir Aydın horozu çam dalı ile besliyor.                     

şimdi sıra yavru atlarda                                             

yavru köpeklerin maması ise topitop....ailecek bayıldık
bu yavru köpeklere,çok şekerler   

   
bahçede bulduğumuz salyangoza ev yaptık.oğluş otla
                                          besledi.

     
sevmekten korkmadığı cırt sesli şakir                             

10 Ocak 2010 Pazar

emircik nerde?


babamızı tebrik edelim çok güzel yakalamış pozları..

ayaklı gaste

artık alışkanlık haline geldi.babamız eve gelince çantasından gazete alınıyor ve halının üzerine seriliyor.okurmuş gibi yaptıktan sonra tek tek sayfalara ayrılarak özenle yırtılıyor.hadi oğlum
poşetlikten torba al diyorum koşa koşa torbayı alıp geliyor.hepsini toplayıp poşete dolduruyoruz.
tabii sonra direk el yıkamaya..her yeri simsiysah..

8 Ocak 2010 Cuma

emir hali

bir ev bu kadar mı dağıtılır.ne ararsanız var.peşinde koşan ben ise toplamaktan bıkmış bir halde babası gelene
kadar greve başladım,toplamayacağım artık.birazda baba toplasın.
emir'e oğlum kim dağıttı diyorum,
-sen diyo
uydurma diyorum
-baba diyo
tekrar uydurma diyorum
-başlıyor arkadaşlarının ismini saymaya
-dudu (duru),ece,şitap (şimal),zeybeb (zeynep)
bir türlü kendi ismini söylemiyor...

44 numara

oğlum bu ayakkabılar sana küçük,daha büyüğünü alalım mı?
-ii anne
44 numara ayağını sıkmaz mı?
-eee
birde onlarla yürümez mi?

gool

basket sahasını görünce gool deyip koşuyor ağbilerin elinden topu almaya.sağolsun çocuklarında gıkı çıkmıyor,onunla oynamaya başlıyorlar.basket topuyla fotbol oynuyor bizimki.kendi topu var ama ille
başkasının topuyla oynayacak.çocuklarda bizimkinin topuyla oynuyorlar.eee herşey karşılıklı dimi...

vıfff


oğluş motorsiklet hastası oldu.hava güzel oldumu bilki emir motora biniyor.kullanma yaşı büyük olmasına rağmen güzel kullanıyor.direksiyonu ellememize izin vermiyor,dokunursak dit dit diyor.ben sadece düz git,dirksiyonu tut,önüne bak diye ikazlarda bulunuyorum.bazen başkalarına dalıp,önüne bakmayı unutabiliyor.bide unutmadan motora 'vıff ' diyor..